Dağa Çıkan Kurt Özeti


Daga-cikan-Kurt-Kitap-ozetiKİTABIN ADI: DAĞA ÇIKAN KURT

YAZARIN ADI: HALİDE EDİP ADIVAR

•    KİTABIN KONUSU:Kitap; Türk Milleti’nin yabancı devletlerin işgaline uğradığı dönemlerde yaşadıkları acıları,uğradıkları haksızlıkları,bütün olumsuz şartlara rağmen gene de vatanının bütünlüğünü nasıl koruduğu hakkında tasvirlerle olayları anlatmaktadır.

•   KİTABIN ÖZETİ:
Anadolu işgal altındaır.Yuvalar bozulmuş,yavrular dağılmış,düşman evleri barkları toz duman etmektedir.İni basılmış kurt yavruları gibi çocuklar dağılmıştır.
İşte böyle yurdun acımasızca talan edildiği bir dönemde bir Rum olan Yorgi’nin askerliği nedeniyle çiftliğin işleri çıkmaza girmiş ve bu eksikliği nihayet çiftliğe yeni gelen Süleyman tamamlamıştır.Bu arada çiftliğin sahibi Uzun Osman’ın kızı da son derece güzel ve alımlı, yetişkin bir kız olmuştur.Kısa bir zaman sonra Süleyman ve Zeynep birbirlerini severler ve  evlenmek isterler.Evlilik hazırlıklarının bitmek üzere olduğu bir dönemde,bir gece orduda teğmen olan Yorgi,bir yüzbaşı ve birkaç askerle birlikte çiftliğe gelir ve Süleyman’a bir dizi işkence uyguladıktan sonra ikisini de öldürürler.

Oysa yıllarca o çiftlikte ekmek yiyen Yorgi,karakteristik bir Rum’dur ve ihanet etmekte tereddüt etmemiştir.
İşgaller sadece şehir ve çiftliklerde değil,Kırmızıtepe,Duatepe gibi sarp ve dik tepelerde de devam etmektedir.Bir çok askerimiz şehit olmaktadır.Fakat vatanın bir karış toprağı bile verilmemiştir.Ve bu tepelerde gerçekleşen kahramanlıklar birçok hikayenin doğmasına sebep oluşturmuştur.
Düşman köyleri yakıp yıkmış,birçok masum çocuk,ihtiyar katledilmiştir.Kızlarımız çapulcuların kurbanı olmuşlar,namusları ile canlarını da birlikte vermişlerdir.
Fakat Türk’ün mucizevi iradesi ve kararlılığıyla bu ülkeye basacak yabancı ayaklar ,kötü kötü bakacak gözler sonunda anlamışlardır ki dost olarak gelirlerse sevgi ve sıcak bir dostluk ve vefa görecekler,eğer düşman gelirlerse o zaman ‘Kurdun Memleketi’nde olduklarını anlayacaklardır.
Şebben,klasik bir köylü kızıdır.Gözü yaşlı,yüreği acılı bir kızdır.Çünkü canından çok sevdiği kocası Hüseyin askere çağrılmıştır.İlk evlendiklerinde Hüseyin’den köşe bucak kaçmasına rağmen zamanla O’nu ne kadar çok sevdiğini anlamış ve bu sevginin doğruluğunu en çok Hüseyin askere gidince anlamıştır.Her zaman neşeli,hareketli,hayat dolu bir kız olan Şebben Hüseyin askere gidince yeme içmeden kesilmiş,yaşama isteğini kaybetmiş,her zaman Hüseyin’i sayıklar olmuştur.Askerde olan Hüseyin de Şebben’i çok özlemiştir.Ama Hüseyin bu kanlı savaş döneminde izin istemeyi uygun görmediği için özlemlerini ve hasretlerini yüreğinde saklamayı başarabilmiştir.Fakat Şebben günden güne eriyip gitmektedir.Ama onun da sevgisini,özlemini yüreğine atmaktan başka çaresi, ne yazıkki yoktur.
Aksaraylı Emin üniversite sıralarında bir öğrencidir.O da her Türk genci gibi Büyük savaş nedeniyle Harbiye’nin yedek subaylar talimgahına geçer.Talim dönemi bittikten sonra Haydarpaşa’dan başlayan bir yolculuğa çıkar.Venedik’ten geçerken faşistliğin biraz çekici fakat oldukça ham bir anlayış olduğunu,Verona’da çekici sokakların ve çarşıların ne anlam ifade ettiğini,Tirol’da sanatkarların insanların kalbinin derinliklerine kadar ürperme veren gücünü görür.Fakat bütün buraları dolaşırken aklında her an kendi vatanı vardır ve gördüğü medeniyet hiçbir zaman kendi ülkesininkinden üstün olmamıştır.
•    ANAFİKİR:Türk Milleti son derece hoşgörülü bir millettir.Ama vatanına göz dikecek hainler olursa onları bundan dolayı pişman etmeyi her zaman başarmıştır.
•    OLAY VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
UZUN OSMAN:Keçili aşiretindendir.Açık ve pratik görüşlülüğü sayesinde çarçabuk zengin olmuştur.
ZEYNEP:Uzun Osman’ın kızıdır.Hayat dolu,neşeli bir kızdır.
YORGİ:Rum asıllıdır.Hain bir kişidir.
SÜLEYMAN:Çalışkan,vatansever bir karakterdir.
ÇAKIR AYŞE:Oldukça güzel,alımlı ve vatansever bir kadındır.
ŞEBBEN:Son derece zarif ve güzel bir köylü kızıdır.Asker yolu gözlemektedir.
HÜSEYİN:Şebben’in kocasıdır.Olgun bir insandır.
AKSARAYLI EMİN:Vatansever bir kişiliktir.Basit fakat düzenli bir hayat sürmektedir.
•    ŞAHSİ GÖRÜŞLER:
Kitap genel itibariyle savaş dönemine ait olaylardan bahsetmiş.Gerçekten değinilmesi gereken konulara temas etmiş,fakat biraz daha çarpıcı örneklere yer verilebilseydi çok daha güzel sonuçlar elde edilebilirdi.Yazıda akıcı bir dil var,sürükleyicilik gayet iyi.
YAZAR HAKKINDA KISA BİLGİ:
1884 yılında İstanbul’da doğan Halide Edip Adıvar, İngiliz kültürü almasını isteyen babası Mehmet Edip Bey tarafından Üsküdar Amerikan Kız Koleji’nde okutuldu. Halide Edip bu okulda mistik doğu edebiyatını tanıdı ve Rıza Tevfik Bölükbaşı’ndan Fransız edebiyatı dersleri aldı. Ayrıca özel olarak Kuran-ı Kerim, Türk musikisi, Arapça ve felsefe dersleri de aldı. Bu dönemde matematik dersleri aldığı Salih Zeki ile sonradan bir evlilik yaptı.

1901’de koleji bitiren Halide Edip Adıvar, 1908 yılında gazetelerde kadın hakları ile ilgili yazılar yazmaya başladı. Halide Edip bu yazıları yüzünden bazı çevrelerin tepkisini topladı. 31 Mart Ayaklanmasının çıktığı dönemde Mısır’a kaçtı. 1909’dan sonra eğitim alanında çalışmaya başlayan Halide Edip, öğretmenlik ve müfettişlik yaptı. Balkan savaşlarında hasta bakıcılık yaptı. Bu işler sayesinde toplumun değişik kesimlerinden insanları tanıma fırsatı buldu. 1917’de ikinci eşi Adnan Adıvar ile evlendi. 1919’da Yunanlıların İzmir’i işgalini protesto etmek amacıyla yapılan mitingde o çok etkili ve ünlü konuşmasını yaptı. Bu konuşma yüzünden 16 Mart İstanbul’un işgalinden sonra hakkında soruşturma açıldı. Halide Edip bu kez Anadolu’ya kaçtı ve Erken-ı Harbiye’de görev alarak doğu cephesinde savaşa katıldı. Halide Edip önce onbaşı olarak savaştı, daha sonra da çavuş rütbesi aldı.

Savaştan sonra Amerikan mandasını savunduğu için Atatürk ve Cumhuriyet Halk Fırkası ile görüş ayrılıklarına düştü. 1926’da eşi Adnan Adıvar ile birlikte Türkiye’den ayrıldı. ABD ve Hindistan’da konuk öğretim görevlisi olarak ve özel davetlerde çeşitli konferanslar verdi. 1939’da İstanbul’a dönen Halide Edip, 1940’ta İstanbul Üniversitesi İngiliz Filolojisi Kürsü başkanı oldu.

Halide Edip Adıvar, 1950’de Demokrat Parti listesinden bağımsız İzmir

milletvekili seçildi. Ancak bir süre sonra partinin kimi politikalarını eleştirince, eski dönemdeki Amerikancılığının gündeme getirilmesinden rahatsızlık duyarak 1954’te bu görevinden istifa etti. 1955’te kocasının ölümü üzerine siyaseti tamamen bıraktı ve üniversitedeki kürsüsüne geri döndü. Halide Edip bir süre sonra sağlığı bozulunca evine çekildi ve burada kitap yazmaya devam etti. Edebiyatçı kişiliğinin yanında siyasi yönüyle de öne çıkan Halide Edip Adıvar 1964’te öldü.

Yazarın en ünlü kitapları Kurtuluş Savaşını işlediği ‘Ateşten Gömlek’, ‘Vurun Kahpeye’, İstanbul ve Osmanlı’nın karmaşık toplumsal yapısısının bir panoraması gibi olan ‘Sinekli Bakkal’dır. Halide Edip Adıvar’ın, Seviye Talip (1910), Handan (1912) ve Son Eseri (1913) gibi ilk romanları aşk öyküleri anlatır. Roman kahramanlarının yakıp yıkan sevgilerini, tutkulu aşklarını anlatmak için iç dünyalarına yönelir. Romanların en büyük özelliği kadın kahramanları, onların aşığı olan erkeklerin ağzından anlatmasıdır. Konu anlatıcı olarak aşık erkeği seçer. Kadınların kişililiklerini erkeklerin gözüyle değerlendirir. Romanda erkek evli ise, aşk daha da fırtınalı bir hal alır, iç çatışmalar olur, romanın sonunda aşıklardan birisi ölür.

Seviye Talip, Handan, Kâmuran güçlü kişilikleri olan, her durumda haklarını
savunan, modern görüşlü, batı terbiyesi almış, sanatçı yönü olan, yabancı dil bilen, kültürlü çekici kadınlardır. Halide Edip Adıvar, Türkocağı’ında çalışmaya başladıktan sonra Ziya Gökalp, Yusuf Akçura ve Ahmet Ağaoğlu ile birlikte yazdığı ‘Yeni Turan’da (1912) yurt sorunlarını dile getirir. Romandaki olaylar II.Meşrutiyet döneminde yaşanmaktadır ve Yeni Turan adlı idealist bir partinin programı anlatılmaktadır. Bu ütopik romanında yazar, o zamanki siyasi görüşlerini açıklama fırsatı bulmuştur.

Halide Edip Adıvar, çok çeşitli alanlarda etkinlik göstermiş, siyasal ve toplumsal konularda Türkçe ve İngilizce kitaplar yazmış, İngilizce’den Türkçe’ye çeviriler yapmıştır. Eserlerinde kadının eğitilmesine ve toplum içindeki konumuna özellikle yer vermiştir. Çağdaşları arasında yurtdışında en çok tanınan Türk yazarı olmuştur. Eserlerinden bazıları İngiliz, Fransız, Alman, Rus, Macar, Fin, Urdu, Sırp, Portekiz dillerine çevrilmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir