Mahşer Romanının Özeti

KİTABIN ADI: MAHŞER  
KİTABIN YAZARI: PEYAMİ SAFA  
YAYINEVİ VE ADRESİ: ÖTÜKEN YAYIM EVİ, İSTANBUL
BASIM YILI: 1989

1.KİTABIN KONUSU:
Kurtuluş Savaşı yıllarında İstanbul’daki durum ve bu şartlar altındaki insanların yaşamı

mahser2.KİTABIN ÖZETİ:
Nihad sekiz sene ayrı ayrı cephelerde çarpışır,yaralanır ve terhis edilir. Memleketi İstanbul’a büyük ümitlerle gelir. Fakat daha gelir gelmez, hayatta tek sahip olduğu akrabasının, teyzesinin, öldüğünü üğrenir. Kalacak yeri kalmamıştır. Hemen arkadaşı Faik’in evine gider. Orada biraz dinlenir ve ertesi gün iş aramaya başlar, ama  hep reddedilir. En sonunda rastgele hanlardan birine girer. Orada, Seniha Hanım adında bir kadın O’na kızı için öğretmenlik yapmasını teklif eder. Nihad bunu kabul eder ve ertesi gün hemen işe başlar. Çalıştığı köşkte Muazzez adında bir kızla tanışır ve O’na ısınır.
Küçük kızın doğum gününü kutlamak için balo verilir ve Nihad bu baloya davet edilir. Orada sosyetik insanların içinde kendini ezilmiş hisseder. Muazzez bunu anlar ve O’nu muhabir Kerim Bey’le tanıştırır. Daha sonra daha sessiz olan, dayısı Mahir Bey ve ablası Seniha Hanımın odasından çıkılan balkona giderler. Çevreyi seyrederken odadan sesler duyarlar. Seniha Hanım ve gazeteci Aleddin Bey burada uygunsuz davranış içindedirler. Gözlerine inanamazlar. Semiha, aleddin Bey’den kanunsuz işler yapmasını istemektedir. Onlar vagon ticareti yapmaktadırlar. Masum insanları soymaktadır. Aleddin Bey odadan çıktıktan sonra Mahir Bey odaya girer ve işi başarıp başaramadığını sorar. Bu olay Nihad ve Muazzez’I hayretler içinde bırakır. Nihad, bunlar için mi bunca şehit verildiğini düşünerek kahrolur.
Nihad ve Muazzez’in araları her geçen daha iyi olur. Hafta sonları birlikte gezerler. Birçok ortak noktalarının olduğunu fark ederler ve birbirlerine aşık olmaya başlarlar.

Semiha Hanım, Nihad’I kötü işlerine alet etmeyi ister, zaten O’na iş vermekteki amacı bu idi. Nihad durumu bilmezlikten gelerek durumu idare etmeye çalışır. Çünkü para kazanmaya gerçekten ihtiyacı vardır.
Aleddin Bey, Muazzez ile evlenmek ister ve Semiha  Hanım’dan izin alır. Nihad ile Muazzez arasındaki ilişkiyi bilen Semiha Hanım onları ayırmak ister. Buna karşılık Muazzez ve Nihad birlikte kaçarlar. Arkadaşı Faik’in evine sığınırlar. Muazzez’deki altınları bozdurarak  bir ev kiralarlar. Nihad iş aramaya başlar, ama bulamaz. Ev sahipleri kira parası diye tutturmaya başlamıştır.
Sokakta avare avare gezerken muhabir Kerim Bey’e rastlar. Muhabbet etmeye başlarlar. Nihad O’na İstanbul’a geldiği günden beri başından geçen olayları anlatır. İş aradığını söyler. Kerim Bey O’na gazeteye yazı yazmasını önerir. Fakat düşünceleri ihtilal havası yarattığı için kabul edilmez.
Bir akşam arkadaşları ile birlikte otururlarken, Nihad ihtilal olması gerektiğini savunur ve arkadaşları da O’nu destekler. Daha sonra aynı düşüncede olan insanları toplarlar ve bir toplantı yaparlar. Çok geçmeden Nihad tutuklanır. Dört gün sonra serbest bırakılır.
Muazzez artık çok yorulmuştur ve Nihad’dan ablasının yanına gitmek için izin ister, ama alamaz. Bunun üzerine izinsiz olarak köşke dört beş günlüğüne gider.  Bu olay Nihad’ı çok kızdırır. Muazzez eve döndüğünde O’nunla hiç konuşmaz. Muazzez’de köşke tekrar geri döner. Çünkü köşke O’nun iyiliği için gitmişti. Nihad artık tam anlamıyla çökmüştür. Kiraladıkları evden çıkar. Başka bir eve taşınır. Şimdiki ev sahibi oğlunu Çanakkale’de kaybetmiş bir ihtiyardır ve Nihad’I oğlu gibi sevmektedir. Nihad artık çok durgundur, her zaman ölümü düşünmektedir ve kafasından intihar planları yapmaktadır.
Sokakta avare avare dalanırken birinin bir karton alyında titrediğini görür. Kartonu kaldırdığında  onun bir asker olduğunu anlar. Asker dermansızlıktan konuşamamaktadır. Hemen gider bakkaldan ekmek alır. Asker ağzındaki yaralardan ekmeği yarım saatte zor yer. Nihad son parasını da O’na vererek eve döner. Kendisinde Muazzez’I görme ihtiycını çok fazla hisseder ve köşke gider. Köşkte bir balo verilmektedir. Nihad gizlice oradakileri seyretmeye başlar. Oradakiler Nihad’ı görünce gülmeye başlarlar. Nihad var gücüyle kaçmaya başlar. Artık intihar kararını vermiştir. Ayağına kemeri ile bir taş bağlayarak denize atlar. Denize düştükten sonra nedense birden yaşamak ister, çırpınır ve taş çözünür. Azgın dalgalarla boğuşarak denizden çıkar. Kerim Bey’e gider. O’na durumu anlatır. Kerim Bey O’na Muazzez’in O’nu aramakta olduğunu ve O’na iş bulmak için köşke geldiğini anlatır. Kendisinin  de O’nu çok aradığını ve bankada  bir iş bulduğunu  söyler. Daha sonra hemen Muazzez’in yanına giderek O’ndan diler ve yeniden birlikte yaşamaya başlarlar.

3.KİTABIN ANA FİKRİ:
Bu hayatta her türlü olayla karşılaşabiliriz. Ama asla pes edip içimize kapanmamalıyız. Sonuç almak için  olayların üstüne gitmeliyiz. Ne kadar sıkıntı çekersek çekelim, yinede  ölmeye değmez. Çünkü yaşam  çok güzel.

Ne kadar zor durumda kalsakta vatanımız her şeyden önce gelmelidir.

4.KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRMESİ:
NİHAD; çalışkan, dürüst ama çok fazla duygusal, karamsar ve sabırsız. Olayları  kendine çok fazla dert ediyor. Bu da O’nun hayatta başarısız olmasının nedenidir. Olaylara biraz daha soğukkanlılıkla ve mantıklı bir şekilde yaklaşabilseydi düştüğü bunca kötü durumlara düşmeyecekti.

MUAZZEZ; mantıklı, zeki ve olaylara akıllı bir şekilde bakabiliyor. Ama her zaman olaylara böyle mantıklı bir şekilde yaklaşmak doğru olmaz. Çünkü bu bizi duygusuz bir insan yapar. Gerektiğinde kalbimizin sesini dinlersek  daha başarılı olabiliriz. İşte Muazzez ne zaman hislerini ne zaman mantığını kullanacağını bilemiyor.

MAHİR BEY; vatan ve millet duygusu olmayan, yanlızca kendini düşünen bir adam. Başarılı olması imkansız. Zengin olabilir fakat hiçbir zaman mutlu olamaz.
Her nekadar şerefsiz biri olsa da zeki bir adam. Zekiliğini vatan hainlerini soymak için kullansa daha fazla para kazanabilir.

SEMİHA HANIM, çok zeki, kurnaz ve çekici bir kadın. Her zaman kadınsı özelliklerini kullanarak iş yapıyor. Bu kadına hiç bir zaman güvenmemek gerekir. Çünkü kendi çıkarı için her şeyi yapabilecek nitelikte birisi. Eğer bu da kendini vatanı için adayarak düşmanları dolandırma yoluna gitse daha çok kazanacak ve daha mutlu olacak.

Bizim kurtuluş savaşı yıllarında cephede kazandığımız başarıların, cephe gerisindeki vatan hainleri tarafından söndürülmesi  anlatılmaktadır. Bu da bizim Kurtuluş Savaşında ne zor şartlar altında savaştığımızı gösteriyor.
Muazzez, Nihad’dan ayrıldıktan sonra O’nu her yerde aradığını söyledi. Fakat bu yalan olsa gerek. Çünkü Nihad’a yeni evi eski ev sahibi bulmuştu. Eğer Muazzez Nihad’I  aramış ise ilk bakacağı yer eski oturdukları ev olmalıdır. Eski ev sahipleri de O’nun yerini söylerdi. Çünkü yeni evi Nihad’a  o bulmuştu.

5.KİTAP  HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER:
Yazar sade ve akıcı  bir dil kullanmış. Savaş zamanı cephe gerisindeki olayların  bir aşk hikayesi ile birlikte anlatılması  yazıya ayrı bir canlılık veriyor.

Yazarın psikolojik olaylarla da ilgilenmesi, yazıyı daha da çekici bir hale getiriyor.
Olay mutlu sonla bitmiş. Fakat onca olaylardan sonra mutlu sonla bitmesi beklenmedik birsonuç oluyor.

6.YAZAR HAKKINDA BİLGİ:
Peyami Safa Istanbulda 1899yılında dogdu .Servet-i Fünün sairlerinden Ismail Safanın ogludur,iki yasında iken ,Sivasda sürgünde bulunan babasını kaybetti (1901).Dokuz yasında iken sag elinin ekleminde kemik hastalıgının baslaması,13yasında ikende hayatını kazanmak zorunda kalması yüzünden düzenli okul ögrenimi göremedi ,kendi kendini yetistirdi.Birinci dünya savası yıllarında ögretmenlik yaptı.(1914-1918)Bu yıllarda biryandan da edebiyatla ilgileniyordu.Biri yerli ve Kopanlıklar Kıralı adlı (1913) diseri ceviri ve Üc Kardes adlı(1918) birer hikayelik iki kücük kitap cıkarıyor,Fagfur (1918) v.b. gibi sanat dergilerinde hikaye cevirileri ve makaleleri yayımlanıyordu.Savas sonunda ,kardesinin istegiyle memurluktan ayrılıp basın hayatına atıldı cıkardıkları Yirminci Asır adlı bir aksam gazetesinde Asrın Hikayeleri genel baslıgı adı altında halk için gazete hikayeleri yazdı. İlk otuz kırktanesi imzasız yayımlanan bu hikayeler o zaman cok begenildi ;yazar devrin ileri gelen bazı sanatcıları ( Yakup Kadri Karaosmanoglu ,Yahya Kemal Beyatlı,Omer Seyfettin v.b.) tarafından tesvik edildi.O tarihten sonra yalnız gazetelerde calıstı fıkra ,makale ve roman yazarı olarak genis bir üne ulastı.Bu arada Kultur Haftası (1936)ve Turk Düsüncesi (1953-1960) adlı ikide dergi cıkardı Ikıncı Dunya Savası yıllarında kendini Fasizm akımına kaptırdı ;savas sonrasında calıstıgı parti gazetelerine göre ikide bir agız degistirerek siyasal bir dengesizlik icinde bocaladıgı, genellikle gerici bir takım görüslerin savunuculugunu yaptı.Atatürk ün saglıgında Türk Inkılabına Bakıslar(1938) adlı bir kitap yazmısken Atatürk ün ölümünden sonra devrin düsmanı bir yol tutu. Oglu Merve Safa&rsquoyı kaybettikten 3ay sonra 15 haziran 1961 de Istanbul da öldü.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir